30 Nisan 2016 Cumartesi

Koala

Selamunaleyküm. Uzun zamandır yazmıyorum. Gerçi söylememe gerek yok farketmişsinizdir. Yani umarım. Farketmemişseniz bile sorun yok. Ben bile bi süre öncesine kadar farkında değildim. Yazmadığımı değil genel olarak bir şeylerin farkına vardım. Birşey yapmadığımın. Kendime hiç birşey katmıyorum. Ders çalışmıyorum. Bir işle uğraşmıyorum. Kitap okumuyorum. İnanır mısınız bilmiyorum ama yatağımın başında yaklaşık bir aydır aynı kitap duruyor. Belki bu bazılarınız için rahatsız edici birşey değildir hatta normal birşey bile olabilir ama benim için değil. E alıp oku? Seni tutan mı var? Ama olmuyor işte. Elim uzanmıyor. Elime uzansa gözüm okumuyor. Toplu isyan içindeler. Bütün gün bi ağaca sarılıp yaprak yiyen koalalara benzedim. Ve bu hiç hoş bir benzerlik değil. Etrafımda sürekli koşturan insanlar var. Birşeyler yapıyorlar. Benim yapmadığım, yapmam gereken herşeyi yapıyorlar. Açık söyliyeyim imreniyorum onlara.
Eğer yarın sabah kalkmanız ve yapmanız gereken bir iş varsa şükretmelisiniz. Eğer bir işe yarıyorsanız şükretmelisiniz.

13 Aralık 2015 Pazar

buraya başlık gelecek

SelamunAleyküm. Kaçınılmaz bir cevabınız var burada. Aleykümselam. Uzun zamandır yazmıyorum, yani yazacak birşey yok. Yazacak birşey olsa dahi yazacabilecek şey bende yok. Bunu bile kendimi zorlayarak yazıyorum. Neden yazdığımı da bilmiyorum. Paylaştıktan sonra pişman da olabilirim. Biliyorum kendimi. Yaptığım şeylerden daha sonraları hep pişman olmuşumdur ben. Nerde yanlış seçenek var onu işaretliyorum onu yapıyorum. Bu aralar tarık tufan okuyorum. Şanzelize düğün salonu. Güzel kitap. Aldığıma pişman olmadım. Zaten ben almadım. Hediye. Ablam aldı bana. Doğum günümde aldı yani 4 aralık oluyor. Siz zahmet etmeyin yay  burcuyum ben. Burcumun özelliklerini bilmiyorum. Eminim yansıtmıyorumdur. Yükselenin ne derseniz onu hiç bilmiyorum. Tuhaf tuhaf işler. Sanki seri üretim var o ayda doğan herkes aynı özellikleri taşıyacak. İnsan bu. Belli kalıplara koyamazsınız. Bunu söylediğime pişman oldum bak. Belli kalıplara koyuluyoruz. Aile içi, okul, arkadaş çevresi bizi belli çerçevelere kalıplara sıkıştırıyor. Kalıptan taşarsak eğer kesiyorlar. Sıradan olmamanın çabasındayken önümüze üzerinde x ve y lerle dolu 10 adet bilinmezlerle dolu bir kağıt getiriyorlar. Bu bilinmezlikler arasında kayboluyoruz. Sonra bu çocuk neden böyle espirler yapıyor spam. Ciddi konulara giremiyorum. Güzel de yazmıyorum zaten. Eminim bir çoğunuz vaktimi çaldın diceksiniz. Anket yapıcam öyle diyeceksiniz. Ben olsam öyle derdim. Kendi vaktimi daha çok çalıyorum. Daha fazla çalmaya da niyetim var. Buraya kadar okuduysanız teşekkür ediyorum birde. Sağolun en azından girmişsiniz. Girmeyenlere selam olsun.

20 Ekim 2015 Salı

deli



Eyyy Romalılar! Gerçi kaç kişiyiz ki? Çoğul eki fazla oldu. Eyy romalı! Efendim? Romalı mı değilsin? Sivaslı mısın? Tamam anladım. Eyyy sivaslılar! Öhüm öhüm. Nasılsın? Bakıyorum keyfin yerinde.  Ne mutlu sana. Benim gibi keyfini masanın üstüne bırakımış daha sonra geri döndüğünde bulamayan bir çok kişi gibi keyifsiz değilsin. Kim bilir nerde. Yer yarıldı da içine mi düştü acaba. Gerçi az önce ordaydım göremedim. Neyse. Bunu da boşverelim bakalım. Belki o bizi bulur. Hah şimdi hatırladım. Mutluluğun peşinden koşulmazmış eğer koşarsan senden kaçarmış. Mutluluk seni bulurmuş. Bunlar bi takım paralel kenarların uydurmaları. Ben şahsen daha önce  durup dururken mutlu olan birini görmedim. Benim bildiğim kadarıyla mutlu olabilmek için insanın birşeyler yapması lazım. Olması gereken o. Zannımca. Bakıyorum siz de görmemişsiniz öyle bişey. Ses yok. Suspus duruyosunuz. Biriniz de demiyoki talha haklısın. Sürekli hakaret sürekli hakaret. Ne yaptım bu kadar anlamıyorumki. Şizofren ettiniz insanı. Deli oldum. Hatta kafamda da huni olsa tam deliyim. Üşüyorum deli gömleğimi getirir misiniz? Malum kış geldi. Beni neden delirttiniz hala bilmiyorum. Açıkcası sormaya da utanıyorum. Cevaplardan korkuyorum. Bazı cevaplar kılıçtan daha keskin yaralar açabiliyor. Cümlelerimize dikkat edelim. Kamu spotu. Ya da sorayım. O kadar çok yaralandı ki artık yaralansa da hissetmiyorum kalbimi. Cevaplarınızı hazırlayın. Beni neden delirttiniz? Ne yaptım size? Veya ne yapmadım? İlkokulda bi arkadaşın kapşonuna kraker tozu dökmüştüm o yüzden olamaz herhalde? Bu kadar yaranın sebebi bu olamaz sanmıyorum. Neden bunu yaptığınızı bilmiyorum. Belki de sizde bilmiyorsunuz. Ama intikamımı alacağım. İntikam soğuk yenen bir yemektir. Hayır değildir! Sıcak sıcak alacaksın intikamını. Dumanı üstündeyken. Evet yapacağım. Alacağım intikamımı. Ne mi zaman? Hayır söylemicem. Hayır hayır size güveniyorum ben onlara güvenmiyorum. Onlar mı kim? Kim olduğunu onlar bilir. Pislikler be.
Neyse sakin. Ne diyorduk? Ne demiyorduk ki? Ağzımıza geleni saydık. Daha saymadıklarımızda var. Kapıdan geri dönenler oldu. Damsız gelmişler. Biz saydık sayalım da. Kötü mü ettik? Bilmem belki. Hep iç sesimin suçu bunlar. Beni yönlendiriyor. Kötü biri oldum belki onun yüzünden. Sürekli kulağıma birşeyler fısıldıyor. (iç ses mi kulağına fısıldıyor? asdasdada). Öyle demek istemedim. Anladın işte. Şöyle yap böyle yap diyor bana. Sabahtan akşama kadar virvirvir konuşuyor. Siniri bozuluyor insanın. Başıma ne geldiyse onun suçu hakim bey! Şikayetçiyim! Atın mapusa aklı başına gelsin. Yaz dostum güzel sevmeyene adam denir mi? Yaz kızım sanığın kişilerin kulaklarına kötü şeyler fısıldamak suçuyla 10 yıl 5 saat 2 dk vicdan azabına çarptırılmıştır. Bu süre zarfında efkarlanıp çay içmesi de yasaklanmıştır. Karar verilmiştir dağılın daha buraları toplıcaz.

11 Ekim 2015 Pazar

berke mi can?

Günlerden Çarşamba, çıkmaz ayın son çarşambası. Ay niye çıkmaz ya da çıkar da bize mi görünmez bu konu hakkında bir bilgim yok. Tek bildiğim hiçbir şey bilmediğimdir. Cahilim demenin başka bir yolu. Cümleye felsefik açıdan bakınca şaşı oluyosun. Evet bugün Çarşamba. Diğer günlerinden arasında kalmış bir gün. Diğerlerinden daha sıkıcı bir gün. Gerçi sıkı can iyidir derler. Kim der? Elalem der. Çok konuşuyo bu elalem. Vir vir vir vir. Aslında sıkı canın iyi olduğu falan yok. Belki ben canımın çıkmasını istiyorum? Bütün gün benimle duruyor. Bana katlanmak zorunda. Allah sabır versin. Düşünsenize bütün gün ensenize üfleyen akciğerle yanyanasınız. ÇILDIRIRSINIZ! Alt tarafta bir yerlerde (biyolojim iyi değildir oldum olası sevsem bu dersi) sürekli kavga etmek isteyen dalak falan var. İnsanın psikolojisi bozulur. Can olsan çıkmak istersin. Burda empati yapın. Yani elalem her zaman doğru söylemez. Çoğu zaman doğru söylemez. Sıkı can iyi falan değilmiş. Relax can iyi mi onu bilmiyorum. Bir de Berkecan var onu hiç sormayın.
Eee dersler nasıl kaça gidiyosun sen? İyi dedecim ellerinizden öperler. Yazacak bir şey bulamadım kusura bakmayın. İnsanların kusurlarını araştırmamak lazım. Bayadır yazmıyorum bloğa. Nedendir bilinmez değil. Bilinir. Okul falan var. Bunun yanında başka şeylerde var tabi. Amaan yazıyorumda ne oluyo? Okumuyosunuzdur siz. Şizofren ettiniz beni. Kendi kendime konuşuyorum. Pislikler be. Üstünüze alınmayın, çantanıza koyun lazım olur. Selametle ben kaçar.
Söylemeyi unuttum bu yazıda da bişey anlatmadım boş boş yazdım. Hakkınızı helal edin? Tamam mı? imam nasıl bilirdiniz diyince iyi biliyoruz diyin.


25 Eylül 2015 Cuma

layf of öküz

İyi bayramlar! Şaka şaka o kadar samimiyetsiz değiliz. Bayramınız mübarek olsun amcacım ver elini öpeyim. Yok yok sağol istemem harçlık kavurma ver yeter. Bu bayramda böyle geçiyor. Tarih atayım. Bugün bayramın 2. Gününün akşamı. Evdeyim. Adına kurban bayramı denilen 4 günün ikinci günündeyim. Ya da değilim. Nerde o eski bayramlar? Nereye koyduysan ordadır. Ben biyere koymadım masanın üstündeydi. Bayramlar çok da heyecanlı değil sanki. Eskiden bi kaç gün öncden bayram geliyor wuhuu derledi. Ben arife günü öğrendiğimde şok olmuştum! Yarın kurban bayramıydı! Anlamalıydım beni hayvan pazarına götürmelerinden! Boynuma bir de ip bağlamışlardı! Evet evet galiba beni bi öküzle karıştırmışlardı! Öküz olduğum doğruydu ama bu sadece bi sıfattı yani öyle bildiğin öküz değildim. Kafam karışmıştı. Galiba bişeyi kırk defa söyleyince oluyordu. Neden olmasındı? Kim bilir bana kaç defa öküz dediler. Al işte beni öküzle karıştırdılar kurban pazarında biyere bağladılar. Mutlu muydun? Mööö. İyice de alışmaya başlamıştım. Sonuçta yediğim önümde yemediğim arkadamda. Keyfimde yerindeydi. O vakte kadar. İki adam geldi (birisi çadırın sahibiydi) ve bana fiyat biçtiler. Neremi beğenmişlerdi anlamadım ki! Zayıf bi öküzdüm. Anlaşamadılar. Kurtulmuştum. Galiba. kurban edilmek istemiyordum. Daha otlayacağım otlaklar vardı. Ama kimin umrundaydı? Çadırın sahibide beni satmak için uğraşıyordu. O satmak için uğraşırken yanımdaki öküzlere baktım. Onlar da benim gibiydi. Öküz adamdık. Tanıştık. Kaçmayı düşündük ama kaç kaç nereye kadar. Hepimiz haberleri izlemiştik kaçan öküzlerin sonunu. Hepsi de mutlu sondu. Onların açısından. Bu olmaz dedik. Hutbede dinlemiştim kusuru olan hayvanlar kurban olmazmış. Dişimizi kıralım dedim. Olmaz dediler. Galiba korktular. Yine bazı adamlar geldi. Bu sefer anlaştılar. Yarın sabah kesilecektim. Bütün hayatım film şeridi gibi önümden geçti. Baya sıkıcıydı. Bütün gece uyanıktım. Sabah oldu. beni kesimhaneye götürdüler. Besmele getirdiler. O an uyandım. Galiba rüyadaydım. Uff ne biçim hikaye yazdım. Lost gibi hikaye oldu. filmini çekmek lazım. Layf of öküz. Şaka maka acaba kurbanlık hayvanlar böyle korkuyolar mıdır? Korkmazlar galiba. bazı hayvanlar (ben gördüm) hiç sorun çıkarmıyor. Kendi kendine kıbleye göre yatıyor. Hiç itiş kakış yok. Bazıları da atlaya zıplaya. Acemi kasap da varsa işin içinde çok kötü şeyler oluyor. Hayvana yazık. Kurban olmaya gelmiş onda da acemi kasaplar hayvana eziyet ediyor. Neyse kavurma yediniz mi? müthiş bi şey. Muazzam bi tadı var. Allah vejetaryenlere akıl fikir versin. Ot yesinler onlar anca. Etin tadını ve sağladığı yararları hiçbir ot veremez. Öyle yani. Kavurma ye. Ayrıca yarın da bayram! Bugün bayram erken kalkın çocuklar. Bayramınızın üçüncü mübarek olsun. Şimdiden söyliyeyim. Hadi görüşürük.