30 Ağustos 2015 Pazar

Zafer?

Saat 01:21. Uyusam uyurum ama uyumucam. Kendimin sözünü bile dinlemiyorum (ne kadar da marjinal bir erkek). Yobazın günlüğünü bitirmeme 14 sayfa kaldı, yarın bitiririm. Ondan sonra on bir. Bitirince Mustafa Kutlu okumayı planlıyorum. Çerez niyetine hikayeler. Sonrada … başka bi kitabı seçer okurum orası önemli değil. Haa bu arada size kitap okuyun demiştim. Okumayanın kulağına örümcek girsin demiştim. Okudunuz mu? Burdan duyamıyorum içinizden evet okudum demenize gerek yok. Okuyun arkadaşlar okuyun. ama saçma şeyler okumayın yav. Vampirli roman ne azk? Okudun da ne oldu? zaman kaybı, israf. Yabancı okumayın demiyorum, düzgün kitap okuyun diyorum. Kitap. Okul. Okulların açılmasına 29 gün 6 saat kaldı. Bir yandan açılsın diyorum bi yandan istemiyorum. Yani açılsa bi türlü açılmasa bi türlü. Okullar açılınca yazmaya devam eder miyim bilmiyorum. Belki devam ederim. Hocalara falan da veririm adresi girer okurlar. Göndermeli kısımlar yüzünden okuldan atılmazsam iyi .s . Neyse okul konusuna girmeyelim anlatıcak bişey zaten yok. Konuşacak birşeyim yok. Anlat desen ne anlatcam. Asistan da bulamadım. Benim gibi muhteşem (üç kere yazım hatası yaptım ne kadar muhteşemim siz düşünün) bir insanın nasıl asistanı olmaz? Kabul edilemez. Hatta kendi ülkemin kralı bile olmalıyım. İsmini de cahilistan koyarım. Ben ne dersem o olur. Bana laf edenin saçlarına sakız yapıştırırım. Fazla acımasız oldum dimi?
Bir uyku molası
Saat 15:12. Televizyonda her kanalda sağ üst veya sol üstte Türk Bayrağı ve Atatürk var. Acaba neden koydular diye düşünürken bugünün 30 Ağustos Zafer Bayramı olduğunu fark ettim. Şöyle bir düşününce pek de bi zafer kazanamamışız. Nasıl mı? dışarıya çıkın etrafınıza bakın. O gün yurttan kovduğumuz düşmanlarla ne farkımız kaldı? Aynı kıyafetler aynı telefonlar aynı düşünce yapısı aynı aynı… İnsanın aklına söyle bir soru geliyor (en azından benim aklıma geldi) madem onlara benzeyecektik hazır ayağımıza kadar gelmişler niye kovduk? Cevabını bekliyorum. Hmmm cevap yok. Cephede kazandığımız savaşı normal hayatta kazanamadık be. Televizyonlara internetle gazetelerle dergilerle hayatımıza girdiler. Yazıklar mı olsun bize? Olmasın bence hala umut var. Bilmiyorum yanlış da düşünüyo olabilirim, ama sonuçta düşünüyorum. Düşünmüyenler de var etrafımızda. Düşünüyorum öyleyse varım. Kim söylemişti bu sözü? Bi insan evladı söylemiş iyi söylemiş. tekrara düşücem ama kitap okuyun. okumayınca olmuyor. Bu yazın başından beri 4 kitap okumuşum: hamza (ömer faruk dönmez), bir yobazın günlüğü (ömer faruk dönmez), Kürk Mantolu Madonna (Sabahattin Ali), Gayri Resmi Hayatlar (Abdulgani Bozkurt). Ne kadar az okumuşum dedim. Bugün Bu Böyledir (Mustafa Kutlu) ya başlayacağım. 90 sayfaymış bitiririm bugün okuyamazsam yarın bitiririm. Galiba bundan birinci paragrafta bahsetmiştim. Neyseki ben tekrara düşebilirim nasıl olsa yazar değilim. Yazar ne yazar ne yazamaz. Bu böyle değildi sanki. Dimi? Yaşar ne yaşar ne yaşamaz (aziz nesin) vardı. Yazarını tanısam alıcam kitabı ama cahilliğimden ötürü tanımıyorum. Ekşi sözlükten vb sözlüklerden baktım yaşar diye bi adam var bunun kimliği yok, devlet vermemiş. Neler yaşadığını anlatıyo. Biraz komiklikliymiş. Aranızda okuyan varsa bişey desin. Huuuop? Söyleyin tamam mı? ismi ilgi çekici okuyasım geldi. Neyse fazla uzun yazdım galiba. bu akşam atarım bunu bloğa. Bi baştan sona okuyayım.
Okudum. Çokzel olmamış ama yine de atcam.

28 Ağustos 2015 Cuma

tövbesi geçmez

Saat 15:15. Biri beni düşünüyo. Kim düşünüyo acaba. İnşallah kötü bişey düşünmüyodur. Evde kimse yok. Biraz kitap okudum. Az önce mutlu öl yeter’in müziğini açtım. Pambık gibi bulutlar. Ne güzel diziydi onu da bitirdiler. Şrfszlr. Güzel olan ne varsa ya ata binip gidiyo ya da final yapıyor. bugün Cuma. Enseni kapa. En sevmediğim şaka. Bugün yaptılar. Aha şimdide leyla the band çalıyor. Durup durup hüzünleniyor insan. Aslına bakarsan ne yazacağımı bilmiyorum. Bunları yazarken bi yandan da taymlayna bakıyorum. Hunharca rt atıyolar. Eskisi gibi değil yav (siteye bi buçuk yıl önce geldiğimizi hesaba katarsak). Eskiden daha heycanlıydı felam. Şimdi herkes birbirine yürüyo. Çoğu kişi hesabı kapattı ya da başka hesaptan gizli gizli izliyor. Ne demiştim rt demiştim ff demedim. Onu da diyim. FF de veriyolar. Bana vermediler 3-4 kişi verdi o da toplu ff. En bi sevmediğim. Giden döner mi? Bu acı geçer mi? Ardından mario şarkısı başladı azk. Adam akıllı dertlenemiyoruz. Bu ara yapacak bişey bulamıyorum. Bisiklet hala gıcırdıyor. Bisikletçiye gittim sıcaktandır dedi. Sol pedal hunharca gıcırdıyor. En iyisi bi bilene göstermek. Bilirkişi. Her bişeyi bilen kişi. En iyi o bilir. Adamın dibi. Bizim gibi cahil değil tabi. Cahil herif. Bu nick/takma ad’ı öylesine seçmiştim. Sonra herkes cahil dedi. Cahil dedince ilk akla ben gelince kalsın bunu kullanıyım dedim. Harbi harbi ne konuşacağımı bilemiyorum. Asistan lazım bana. Gazetelere ilan mı versem napsam. “Konuşturulmak Üzere Asistan Aranıyor.” Dur erkek de yazayım. İletişim bilgilerimi de yazayım. Heh tam oldu. bakalım cevap gelecek mi? bana kahve de yapar. Kahve demişken gideyim yapayım. Biraz kaçamak yapıp içine bi tane küp şeker de atayım.

Bir kahve yapım süresi ara

Geldim. Dolapta negro da varmış onu da aldım. Güzel oldu ikisi birden. Bu arada zayıfladım ben. 3 kilo vermişim. 3 KİLO. Biliyorum siz kilo vermeye çalışıyosunuz ama ben almaya çalışıyorum. Zayıf zayıf olmuyo be. Kıyafetler üstüne oturmuyor. Karar verdim hergün 2 tane somun (somun ne ya? tam ekmek işte) ekmek yanında da meyve suyu tüketicem. Kilo alıcam mı onu zaman göstericek. Birlikteyiz birlikteyiz! Arka fonda bu var. Seçim çalışmaları çokzeldi. 1 kasımda yine seçim olacakmış. Olsun. Ülkenin başında birisi dursun. Dursalarda pek bi işe yaramıyolar ama en azından göstermelik de olsa birisi dursun. Ben gidiyim. Gidiyim ya zaten yazcak bişey yok. Büyük ihtimal bunu paylaşırım ben. Napcaz artık. Yazıyoruz o kadar. İlerde daha güzel yazarız belki. Sayısalız diye yazmıcaz mı yani? Bi arkadaş var sayısallar kitap mı okur? Diyo. Ben varım dedim. Sen istisnasın dedi. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Küfür de etmiş olabilir bilemiyorum. Anlamadım. Kitap okuyun. Okumayının kulağına örümcek girsin. Tövbesi geçmez.


25 Ağustos 2015 Salı

hoayda

Sevgili günlük. Olmadı böyle. Olmuyor. Olmasın. Triplere girdim. (trip atan emoji). Bugün bütün gün dedemlerdeydim. Canımın içi sıkıldı suyu çıktı. Tadı acı bişey. Tavsiye etmem. Siz siz olun canınızı sıkmayın. Bütün gün telefonla kitap arasında gittim geldim. Akşama doğru dayım geldi. Kendisi herkese akıl verir. Tam bir yönetici adam. Kendi hayatı başarılı mı? Pek değil ama çok güzel akıl verir. Patron olarak doğmuş ama patron olamamış. İnsan bi noktadan sonra gıcık oluyo. Neyse konumuz dayım değil çünkü anlatmaya kalksam baya uzun sürer. Geçen gün bizi (ananem dedem ben benim ailem kendi ailesi) pikniğe götürcem diye bi haldır küldür hazırlattı. Sabah 8 buçukda kalktık ayaktayız (bize 9 da yola çıkıcaz dedi). Aradık dedik nerdesin. Uyuyorum 1-2 saate hazırlanırız dedi. Ben “hoayda” dedim. Bir buçuk saati biraz geçti arabayla geldi. Bindik. Biz bekliyoruz ormanlık alana götürcek. Hayaller ormandı hayatlar Kastamonulular derneğinin çay bahçesinde düzenlediği “piknik”. Tabi biz şok olduk. Neyse tamam dedik. Gittik oturduk. 1-2 saat sonra mangal yaktılar. Dayım beni çağırdı. Al şu etleri dedi dağıt dedi. Tanımadığım sevmediğim (evet tanımadan sevmiyorum, kitapları dış kapakları da göre yargılıyorum)insanlara mangal dağıttım. Koşa koşa dağıttım hemen kaçtım ordan. İyiki kaçmışım köçekler oynamaya başladı oldum olası sevmedim. Bi insan zeybek gibi bi halk oyunu varken niye köçek oynar aklım almıyor. Zevkler ve renkler ne kadar tartışılabilir olsada kimsenin kalbini kırmamak için bu bahsi kapatıyorum.  Dayım bi kaç kez yanına çağırdı gel izle diye ben yine vın kaçtım. Sonra program bitti evlere dağıldık. Asıl mesele bu gün oldu. durup dururken benim insanlarla tanışmadığımı kaçtığımı söyledi. Ben de kabul ettim tamam doğru. Durup dururken hizmet de ettim. Sonra tekrar insanlardan kaçtığımı söyledi. Ben insanlardan boşuna mı kaçıyorum? Sevmiyorum abi. İnsanlar hoşuma gitmiyor. İnsanla konuşcağıma gider kuşla kediyle konuşurum gider balıkla konuşurum (yakında alıcam bi tane yani yeni kankeytom olcak). Ben oldum olası böyleyim. Her gittiğim yerde en fazla 2 samimi arkadaşım olur diğerleriyle konuşmam bile. İlkokul 1. Sınıfta bi  süre tek tabanca takıldım kimsenin ismini dahi bi kaç hafta öğrenmedim. 5. Sınıfta okul değiştirdim o zaman da bi süre arkadaşım olmadı. Yalnızlık hoşuma gidiyo. Şizofren gibi oluyorum ama hoşuma gidiyo. Sonuçta yanımda bir arkadaşım olsa da yalnız oluyorum. Gereksiz kalabalığa gerek yok. Ne kadarda vahşi bir cahil. Aslında bu yazımda Sait Faik’İn olduğunu sandığım “Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”  Sözünü kendimce yorumlayacaktım. Yorumlayamadım. Söz güzel söz. Adamlar düşünüyo. Yok yok. Onlar düşünmüyor. Başka bişey yapıyor. yoksa ben de düşünüyorum bütün gün şizofren gibi düşünüyorum. İç sesim de var. Dertleşiyoruz. Çok ortak yönümüz var. Biz de düşünüyoruz onlar da düşünüyo biz niye onlar gibi artislikli sözler bulamıyoruz? Çünkü yanlış düşünüyoruz. Biz güzel söz bulayım da tivit atayım feno olayım derdindeyiz. Onlar bir şeyler anlatma derdindeler. Galiba yani ben öyle düşünüyorum. Yanlışım varsa düzeltin. Neyse insanları sevmiyorum. Sizi de sevmiyorum ^^. Necmeddin bro seni seviyorum bak o ayrı. Sokakta yürüyoruz. İnsanların arasında. Yüzlerinde maskeler var. İçlerinde kim bilir neler düşünüyorlar ama bize karşı gülüyorlar. Bi söz vardı tam hatırlamıyorum. Twitterda bi abinin sohbetini almışlar. Karşımızdakilerin düşüncelerini duyabilseydik onlardan iğrenirmiydik ne öyle bişey diyodu ama doğru diyordu. Bi bakayım belki galerimdedir.
Bilmem kaç dakika ara

Buldum. Mektebi suffa yazıyor. Diyor ki “her birimizin şeytani düşüncelerini bilseydik var ya birbirimizden daha kötü birisini görmemiş gibi kaçardık.” Tamamen doğru bir söz. Kimseye güvenemeyiz. Bazen ben bu muyum lam diyip kendimden kaçmaya çalışıyorum ama olmuyo. Denemeyin. Ben denedim. Neyse konusu ne kadar kopuk olsa da ana fikri anladınız galiba ya da ben saçma sapan şeyleri bir araya getirdim. Zaten amaç içimi dökmek. Ben döktüm. Siz toplayın. Hadi ARV.

23 Ağustos 2015 Pazar

aklıma başlık gelmedi

Nasıl başlayacağımı bilemedim. Düşündüm ama bi sonuç çıkmadı ben de direk böyle başlayayım dedim sonuçta siz anlayışlı kişilersiniz, değil mi? Öyledir ya. bu arada ilham yine gelmedi ama selamı var, ellerinizden öpüyormuş. Nerde diye sorarsanız bi arkadaşa gitmiş hasta mıymış neymiş. Hastalık çok zor şey.  Hiç bir şey yapamıyosun, bütün gün yatıyosun (acaba ben hastamıyım). Aslında ben de şu an pek iyi değilim üstümde öküz var. Öküz derken canlısından bahsetmiyorum canım. Öküz varmış gibi haraket edemiyorum , yorgunluktandır. Geçen gün bisiklet sürmeye gittim, az gittim uz gittim, dere tepe düz gittim, sağda solda ne varsa hepsinin fotoğrafını çektim (instaboy olmak için ama yine olamıcam galiba, bu arada instagramda da cahilheriftalha olarak geçiyorum takip pls). Aslında biraz dikkat edince çokzel kareler ortaya çıkıyo. Sandallar gemiler felam var. Bi ara gökyüzüne baktım, bulutlar muhteşem. Gökyüzüne bakıp imana gelmeyen yoktur herhal. Bakınca tekbir getiriyosun. İnsanlar bir şey derler (aslında çokşey derler ama onların konumuzla alaksı yok) gökyüzünün rengi denize yansıdığı için deniz maviymiş. Peki size bi soru (korkmayın zor değil sadece biraz düşünmeniz gerek) gökyüzünün rengi niye mavi? Çümkü denizin rengide gökyüzüne yansıyıp gökyüzünü mavi yapıyor. çok mantıklı değil mi? Değil. Aslında bütün olay bakış açısı. Bazılarına gökyüzü kasvetli bile gelebilir, hüzünlü gelebilir, bazı şeyler hatırlatır felam. (çokzel gökyüzü resmi çektim). Neyse fotoğraf çeke çeke sürdüm. Sonra geri döndüm tabi. ”Denize girmek tehlikelidir” yazan bi tabela asmışlar, ama insanlar yine giriyo. Aslında “yaşamak tehlikelidir” yazan bi tabela da lazım. Ölüyosun sonra. Bi bakmışsın seni mezara koyuyolar, sağda solda ağlayan akrabaların. Korkunç bir manzara. Allah hayırlı bi ömür nasip etsin. Amin. Bu arada bisiklet gıcırdamaya başladı sürerken. Gıcık oldum. Gırç gırç ediyo. Gırç gırç ede ede çimenliklere geldim. Pamukşeker aldım yedim. Az kalsın ölüyodum.  Talha. Pamuk şeker yerken öldü. Millet güler be. Kedi felam vardı çok tatliştiler fotoğraflarını çektim (instaboy Talha). Başka da bişey yapmadım eve geri geldim. Yorulmamıştım. Sabah kalkınca yoruldum. O ağrı sonradan vurdu bana sanki birisi bana çaktırmadan laf atmışta bi kaç gün farkedip sinilirlenmişim gibi. Bu arada marsta yengece benzeyen fosilleşmiş bi kalıntı bulmuşlar. Zaten daha önce kadına benzeyen bişey de bulmuşlar. Adamların teorisi de şu: daha önceden orda uygarlık vardı ama işgal edildi. Bunu da etrafa saçılmış bazı maddelerden tahmin etmişler. Çok bilim kurgu izliyolar. İşleri güçleri yok neler araştırıyolar. Hayır diyelim orda uygarlık vardı yok oldu. ne işimize yarayacak? Benim hala sarjım bitiyo bence bu konu üstünde çalışmalılar. Allah izin verirse yarın gidip makine yağı alıcam bisikletin amortisörüne felam sıkıcam bakalım gıcırdaması kesilecekmi. İnşallah kesilir. ATı alan üsküdarı geçti ben yayan gidiyorum.

20 Ağustos 2015 Perşembe

Allah akıl fikir versin. amin.

İsmail abi! Hooop! Naptın? Tabi konumuzun bununla bir alakası yok bu aralar çok leyla ile mecnun seyrettim ondandır. Geçen yazdığım yazı galiba beğenildi bu yüzden devamını getireyim dedim ve bunu günlük gibi hatta günlükten daha çok birkaçgünlük yapmayı düşünüyorum (evet cahillerde düşününür) ve istiyorum ayrıca diğer bazı şeylerde istiyorum ama olmuyor orasını başka bi zaman anlatırım. Bu arada söyliyim o geçen gün gelmiş gibi olan ilham şimdi gelmedi, sabahtan beri aklıma bir sürü (koyun olmayanından) fikir geldi amma ve lakin evde olmadığımdan yazıya dökemedim. İşe bakar mısın şimdide aklıma gelmiyor. Neyse isteklerimi sıralıyım belki aranızdan biri bunu gerçekleştirir ^^ (listeyi kısalttım isteyen uzun versiyonunu alabilir). İlk önce güzellik ödülü almasamda ben de dünya barışı istiyorum sonra çocuklar ağlamasın sonra şu çözü(l)me süreci falan bitsin istiyorum ülke adam akıllı olsun istiyorum evlere şehit haberi gelmesin istiyorum şu zor zamanlarda birlik beraberlik istiyorum sonra hayat bayram olsun (tabi bize her gün bayram neden çünkü biz deliyiz) sonra akıllı saat istiyorum vb istekler. Şimdi yeni bi akım başladı her şeyin başına smart/akıllı getiriyorlar ve o şeyin fiyatı aniden 1000 tl artıyor. Geçen media marka gittim telefonlara felam baktım her telefonun başına 2 kişi olduğunu görünce daha pahalı olduğu için müşterilerin sadece dokunduğu apple bilgisayarların başına gittim. Aman Allah’ım o bilgisayarların fanından çıkan hava bile ayrı bir para kokuyor tabi ben biraz baktıktan sonra wifi şifresini çalmaya uğraştım (etrafı gözetleyerek) uğraşırken oranın sorumlusunun bana baktığını fark ettim (tabi ayrı reyondan 40 defa geçersem olacağı bu) ve oradan uzaklaştım. Adamların 6000 tl ye laptopu var. Hayır bi insan niye o kadar para verip onu alır şahsen ben onu alsam kullanmaya kıyamam evimin baş köşesine koyar etrafına cam fanus yaptırırım. Çok pahalı abi çok. O kadar pahalı olmasına bi gerek var mı? Yok. İşte hep bunlar kapitalizm tüketim çılgınlığı falan. Para harcarken bi insan niye coşar anlamış değilim. Ben 5 kuruş para üstünü bekliyorum adam 6000 tl lik laptop alıyo. Allah akıl fikir versin. Amin.  Neyse ben akıllı saat istiyodum. İsteyen alsın yollasın. İnsandaki aklı küçük makinalara aktardılar ve akılsız insan akıllı makinalara yaptılar. Ama ben yine de istiyorum sınavda kopya falan çekeriz (yine zehir gibi zekam var). şaka yav ne kopyası şimdiye kadar bi İngilizcede kopya çektim o kadar onda da arkadaş cevabını benden aldı ben onun cevabını aldım meğersem onunki doğruymuş yani o yanlış cevabı aldı ben doğru cevabı. Benden kopya çekmicen arkadaş. Net. bu arada ben yukarda birkaçgünlük diye bi kavram kullandım. Bu sözcüğü size açıklayayım. Her zaman yanı başımda bulundurduğum Türkçe lügatımı dolaptan alıp size günlüğün anlamını açıklayayım. Sözlük tuğla gibi maşalllah kafaya atsan yarar. Günlük:  günü gününe tutulan anı yazısı veya bu yazıları içine alan eser, günce.  Ben bunu birkaçgünlük yaptım. Bunu da size açıklayayım çünkü başka yerde bulamazsınız. Birkaçgünlük: günü gününe tutulmayan arası birkaç gün olan anı yazısı veya bu yazıları alan eser, günce. Yani ben bunu her gün yazmam arkadaş. Küçükken merak edip günlük tutmuştum akşam ben yazıyorum sabah annem okuyodu. Delikanlının gizlisi saklısı olmaz da ben daha küçüğüm neyi saklayabilirim niye okuyodunuz? Neyse ben bu yazıyı da burda bitiriyim biraz sıkıcı oldu galiba. Dedim ya ilham gelmedi işi varmış mesaj attı.

18 Ağustos 2015 Salı

başlığı yazının içeriğinden alakasız yazı başlığı

Merhaba! Merhaba mı? O da ne? Neyse… Selamunaleyküm hah şimdi oldu. Az önce bi kaç sayfa kitap okudum galiba ilham geldi, aslında gelmemişte olabilir ben öyle hissediyor olabilirim bilemiyorum güvenemiyorum zaten kendime ne zaman tam manasıyla güvendim. Daha ne yazacağımı bilmiyorum hatta başlangıç olsun diye merhabadan girdim lafa. En iyisi bugün yaptıklarımı anlatmak belki bi konuyu devam ettiririm. Bugün sabah uyandım (ne kadar garip değil mi? UYANDIM) kalktım elimi yüzümü yıkadım, aynanın karşısında kendime bakıp içimden “pff yine mi ben?” diyip yatağımın başına koyduğum gözlüğümü almaya gittim. Aslında gözlüksüz de görebiliyorum ama net değil, tuhaf bişey. Kahvaltı masasına oturdum annemler kalkmış kahvaltı hazırlamışlar ben de oturdum yemeye başladım, gerçi sabah kahvaltısını çok da sevdiğim söylenemez. Neden mi? (aslında bu soruyu siz sormadınız ben kendimi açıklama ihtiyacımı doyurmak için soruyorum) ben kahvaltıkları sevmem örneğin zeytin, aslında ben küçükken zeytin yerdim ama eşşek (yanlış yazdığımı biliyorum sadece böyle yazmak hoşuma gidiyor) şakasına mağdur gittim. Nasıl mı? (hadi kıyamadım bunu da anlatıcam) 5-6 yaşlarında elimde içi tıka basa zeytin dolu ekmekle televizyona 1 metre ya da daha yakın bi şekilde televizyon izliyorum (galiba gözlerim bu yüzden bozuldu) kapıdan ablam çıkageldi ve bana zeytinin çekirdeğini yutma içinden zeytin ağacı çıkar dedi o gün bu gündür zeytin yemiyorum alacağın olsun abla demesen ne olurdu? Bu arada peynir de yemem, yani yerim de çok zor yerim kendilerini pek sevmiyorum umarım o da beni sevmiyordur, sevgisini karşılıksız bırakmak istemem. Neyse kahvaltı faslını geçelim,  geçelim de nereye geçelim sabahtan beri kayda değer bişey yapmadım. Bi ara instaboy olabilmek için yakındanki markete gidip eti puf (hayır, eti bana sponsor değil) aldım bi de çubuklu dondurma (dondurma da golf marka çünkü boykot yapıyorum). Eve geldim kendime beyaz bi arka fon hazırladım ve resmimi çektim. Ne çektiğimi bi ben bi Allah bilir. Resmim instaya attım. İnstaboy oldum mu? Hayır. Hatta resmi atalı 5 saat oldu daha 27 beğeni geldi (şu an saat 21:05). Neyse zaten benden ne instaboy olur ne de twitter fenosu. Önemli olan adam olabilmekte gerçi adamız da yavuz abi sürekli adamsın diyo, ona güveniyorum. O değilde kaç saattir odamdayım odaya girerken her yer aydınlıktı az önce su almaya gittim her yer karanlık bi ara noluyo lam dedim sonra saate bakınca anladım, akşam olmuş. Akşam iyidir hatta gece akşamdan daha iyidir. Her yer karanlık olur sadece gerçekten parlayanlar ortaya çıkar,  hele bi de elektrikler kesilince daha iyi olur ampuller söner gökyüzündeki bir hilal (dönemlerine göre şeklide değişir) ve 5 yıldız belirir. Elektrikler kesilince evdekilerle de görüşürüz (evet biliyorum elektrikler kesilince aynı anda 40 kişinin attığı tivit bu). Çok yazdım galiba zamanım kısaydı ben de aklıma ne gelirse yazdım. Bu yazının devamı gelir mi? Gelmez gibi. Çok üşengecim çok. Nefes almak göz kırpmak refleks olmasaydı onlara da üşenirdim. Neyse ben gidiyorum bu yazıyı kaydedip ablama okutayım biraz vicdan azabı çeksin. Onun yüzünden zeytin yiyemiyorum.