Eyyy Romalılar! Gerçi kaç kişiyiz ki? Çoğul eki fazla oldu. Eyy
romalı! Efendim? Romalı mı değilsin? Sivaslı mısın? Tamam anladım. Eyyy
sivaslılar! Öhüm öhüm. Nasılsın? Bakıyorum keyfin yerinde. Ne mutlu sana. Benim gibi keyfini masanın
üstüne bırakımış daha sonra geri döndüğünde bulamayan bir çok kişi gibi
keyifsiz değilsin. Kim bilir nerde. Yer yarıldı da içine mi düştü acaba. Gerçi az
önce ordaydım göremedim. Neyse. Bunu da boşverelim bakalım. Belki o bizi bulur.
Hah şimdi hatırladım. Mutluluğun peşinden koşulmazmış eğer koşarsan senden
kaçarmış. Mutluluk seni bulurmuş. Bunlar bi takım paralel kenarların
uydurmaları. Ben şahsen daha önce durup
dururken mutlu olan birini görmedim. Benim bildiğim kadarıyla mutlu olabilmek
için insanın birşeyler yapması lazım. Olması gereken o. Zannımca. Bakıyorum siz
de görmemişsiniz öyle bişey. Ses yok. Suspus duruyosunuz. Biriniz de demiyoki
talha haklısın. Sürekli hakaret sürekli hakaret. Ne yaptım bu kadar
anlamıyorumki. Şizofren ettiniz insanı. Deli oldum. Hatta kafamda da huni olsa
tam deliyim. Üşüyorum deli gömleğimi getirir misiniz? Malum kış geldi. Beni
neden delirttiniz hala bilmiyorum. Açıkcası sormaya da utanıyorum. Cevaplardan korkuyorum.
Bazı cevaplar kılıçtan daha keskin yaralar açabiliyor. Cümlelerimize dikkat
edelim. Kamu spotu. Ya da sorayım. O kadar çok yaralandı ki artık yaralansa da hissetmiyorum
kalbimi. Cevaplarınızı hazırlayın. Beni neden delirttiniz? Ne yaptım size? Veya
ne yapmadım? İlkokulda bi arkadaşın kapşonuna kraker tozu dökmüştüm o yüzden
olamaz herhalde? Bu kadar yaranın sebebi bu olamaz sanmıyorum. Neden bunu
yaptığınızı bilmiyorum. Belki de sizde bilmiyorsunuz. Ama intikamımı alacağım. İntikam
soğuk yenen bir yemektir. Hayır değildir! Sıcak sıcak alacaksın intikamını. Dumanı
üstündeyken. Evet yapacağım. Alacağım intikamımı. Ne mi zaman? Hayır söylemicem.
Hayır hayır size güveniyorum ben onlara güvenmiyorum. Onlar mı kim? Kim olduğunu
onlar bilir. Pislikler be.
Neyse sakin. Ne diyorduk? Ne demiyorduk ki? Ağzımıza geleni
saydık. Daha saymadıklarımızda var. Kapıdan geri dönenler oldu. Damsız gelmişler.
Biz saydık sayalım da. Kötü mü ettik? Bilmem belki. Hep iç sesimin suçu bunlar.
Beni yönlendiriyor. Kötü biri oldum belki onun yüzünden. Sürekli kulağıma
birşeyler fısıldıyor. (iç ses mi kulağına fısıldıyor? asdasdada). Öyle demek
istemedim. Anladın işte. Şöyle yap böyle yap diyor bana. Sabahtan akşama kadar
virvirvir konuşuyor. Siniri bozuluyor insanın. Başıma ne geldiyse onun suçu
hakim bey! Şikayetçiyim! Atın mapusa aklı başına gelsin. Yaz dostum güzel
sevmeyene adam denir mi? Yaz kızım sanığın kişilerin kulaklarına kötü şeyler
fısıldamak suçuyla 10 yıl 5 saat 2 dk vicdan azabına çarptırılmıştır. Bu süre
zarfında efkarlanıp çay içmesi de yasaklanmıştır. Karar verilmiştir dağılın
daha buraları toplıcaz.