Sevgili günlük. Olmadı böyle. Olmuyor. Olmasın. Triplere girdim.
(trip atan emoji). Bugün bütün gün dedemlerdeydim. Canımın içi sıkıldı suyu
çıktı. Tadı acı bişey. Tavsiye etmem. Siz siz olun canınızı sıkmayın. Bütün gün
telefonla kitap arasında gittim geldim. Akşama doğru dayım geldi. Kendisi herkese
akıl verir. Tam bir yönetici adam. Kendi hayatı başarılı mı? Pek değil ama çok
güzel akıl verir. Patron olarak doğmuş ama patron olamamış. İnsan bi noktadan
sonra gıcık oluyo. Neyse konumuz dayım değil çünkü anlatmaya kalksam baya uzun
sürer. Geçen gün bizi (ananem dedem ben benim ailem kendi ailesi) pikniğe
götürcem diye bi haldır küldür hazırlattı. Sabah 8 buçukda kalktık ayaktayız
(bize 9 da yola çıkıcaz dedi). Aradık dedik nerdesin. Uyuyorum 1-2 saate
hazırlanırız dedi. Ben “hoayda” dedim. Bir buçuk saati biraz geçti arabayla
geldi. Bindik. Biz bekliyoruz ormanlık alana götürcek. Hayaller ormandı
hayatlar Kastamonulular derneğinin çay bahçesinde düzenlediği “piknik”. Tabi biz
şok olduk. Neyse tamam dedik. Gittik oturduk. 1-2 saat sonra mangal yaktılar. Dayım
beni çağırdı. Al şu etleri dedi dağıt dedi. Tanımadığım sevmediğim (evet
tanımadan sevmiyorum, kitapları dış kapakları da göre yargılıyorum)insanlara
mangal dağıttım. Koşa koşa dağıttım hemen kaçtım ordan. İyiki kaçmışım köçekler
oynamaya başladı oldum olası sevmedim. Bi insan zeybek gibi bi halk oyunu
varken niye köçek oynar aklım almıyor. Zevkler ve renkler ne kadar
tartışılabilir olsada kimsenin kalbini kırmamak için bu bahsi kapatıyorum. Dayım bi kaç kez yanına çağırdı gel izle diye
ben yine vın kaçtım. Sonra program bitti evlere dağıldık. Asıl mesele bu gün
oldu. durup dururken benim insanlarla tanışmadığımı kaçtığımı söyledi. Ben de
kabul ettim tamam doğru. Durup dururken hizmet de ettim. Sonra tekrar insanlardan
kaçtığımı söyledi. Ben insanlardan boşuna mı kaçıyorum? Sevmiyorum abi. İnsanlar
hoşuma gitmiyor. İnsanla konuşcağıma gider kuşla kediyle konuşurum gider
balıkla konuşurum (yakında alıcam bi tane yani yeni kankeytom olcak). Ben oldum
olası böyleyim. Her gittiğim yerde en fazla 2 samimi arkadaşım olur
diğerleriyle konuşmam bile. İlkokul 1. Sınıfta bi süre tek tabanca takıldım kimsenin ismini
dahi bi kaç hafta öğrenmedim. 5. Sınıfta okul değiştirdim o zaman da bi süre
arkadaşım olmadı. Yalnızlık hoşuma gidiyo. Şizofren gibi oluyorum ama hoşuma
gidiyo. Sonuçta yanımda bir arkadaşım olsa da yalnız oluyorum. Gereksiz kalabalığa
gerek yok. Ne kadarda vahşi bir cahil. Aslında bu yazımda Sait Faik’İn olduğunu
sandığım “Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.”
Sözünü kendimce yorumlayacaktım. Yorumlayamadım.
Söz güzel söz. Adamlar düşünüyo. Yok yok. Onlar düşünmüyor. Başka bişey
yapıyor. yoksa ben de düşünüyorum bütün gün şizofren gibi düşünüyorum. İç sesim
de var. Dertleşiyoruz. Çok ortak yönümüz var. Biz de düşünüyoruz onlar da
düşünüyo biz niye onlar gibi artislikli sözler bulamıyoruz? Çünkü yanlış
düşünüyoruz. Biz güzel söz bulayım da tivit atayım feno olayım derdindeyiz. Onlar
bir şeyler anlatma derdindeler. Galiba yani ben öyle düşünüyorum. Yanlışım varsa
düzeltin. Neyse insanları sevmiyorum. Sizi de sevmiyorum ^^. Necmeddin bro seni
seviyorum bak o ayrı. Sokakta yürüyoruz. İnsanların arasında. Yüzlerinde maskeler
var. İçlerinde kim bilir neler düşünüyorlar ama bize karşı gülüyorlar. Bi söz
vardı tam hatırlamıyorum. Twitterda bi abinin sohbetini almışlar. Karşımızdakilerin
düşüncelerini duyabilseydik onlardan iğrenirmiydik ne öyle bişey diyodu ama
doğru diyordu. Bi bakayım belki galerimdedir.
Bilmem kaç dakika ara
Buldum. Mektebi suffa yazıyor. Diyor ki “her birimizin
şeytani düşüncelerini bilseydik var ya birbirimizden daha kötü birisini
görmemiş gibi kaçardık.” Tamamen doğru bir söz. Kimseye güvenemeyiz. Bazen ben
bu muyum lam diyip kendimden kaçmaya çalışıyorum ama olmuyo. Denemeyin. Ben denedim.
Neyse konusu ne kadar kopuk olsa da ana fikri anladınız galiba ya da ben saçma
sapan şeyleri bir araya getirdim. Zaten amaç içimi dökmek. Ben döktüm. Siz toplayın.
Hadi ARV.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder